5 Ağustos 2007 Pazar

sağım solum belli olmaz

Dün mecliste yeni milletvekillerimiz büyük bir uyum içinde yemin ettiler.
Karpuz mevsimindeyiz. Manavdan aldığımız kimi karpuzların dışı pek hoş, içi kabak olabiliyor. Ama şimdi karpuzla vekil kel alaka!
Mecliste aman ne uyum, ne uyum.
DTP'liler Türkeş'i alkışlıyor. Bahçeli ile Türk, büyük bir olgunlukla el sıkışıyor!
Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal'a şakşak....
Birbirini görmeyenler var. Bir de göremeyenler! Görme özürlü milletvekillinin,partili olmasa da sıra arkadaşlarına merhaba demesi mümkün değil tabi!
Bir de görme özürlü olmayıp, görme özürlü gibi yapanlar var! Onların bazıları sağındaki solundakini görmemiş, görememiş.
Gibi yapanların meclisi bu...
Eski sosyal demokrat Zafer Üskül, anayasanın renksiz olması gerektiğini söylemek için AKP milletvekili olmayı beklemiş. Bazı AKP'lilerin Atatürk sevgisi kendisinde henüz yok. Ama zamanla oluşacaktır.
2007 meclisinde Ertuğrul Günay sağcı, İlhan Kesici solcu!
Ama sanki buzda dans ediliyormuşçasına uyumlu bir yemin töreni.
Sonuçta herkes ömür boyu maaşa bağlandı. Ortak çıkarlar aşağı yukarı aynı.
Meydanda "ne mutlu solcuyum diyene" diye haykıran ama sonuçta Kürt milliyetçiliğini
her şeyden önce gördüğü için, bence sağcı bir parti olan DTP'nin desteklediği solcu Ufuk Uras hariç, sağdan soldan dem vuran yok.
Bize kabak karpuz kakalayan manava gitsek, "elmalarla armutlar birbirine karışmış" derdi!
Turşucum olaya, "bu ne perhiz ne lahana turşusu" diye bir akademik yorum getirirdi.

Bu meclisin sağı solu belli olmaz!
23 Temmuz sabahı Vakit ile Radikal'in aynı başlıkla çıkmasından belli değil mi, artık sağ gösterirken sol vurulabildiği?
Geçici meclis başkanımız AKP'yi tebrik ederken, bugünkü gazetelerde Tayyip Erdoğan'ın
"bindirilmiş kıtalar" diye nitelendirdiği Cumhuriyet Mitinglerinde dedektif tuttuğu yazıyor.
( Artık devlet haberalma teşkilatları eskimiş, AKP dedektifleri de özelleştirmiş!)
AKP, mitinglere katılanları fişlemek için komünist rejimlerin taktiklerini kullanacak demek ki!Yani sağ gösterirken, sol vuracak.
Bu arada medyada bir günah çıkartmadır gidiyor. "Ben aslında demiştim"cilerle, gizli Tarhan Erdemciler özür diliyor! Seçimde AKP'yi tutmayanlar, seçim totoyu tutturamayanlar alay konusu.
Cumhuriyet Mitinglerine katılan milyonlar (son zamanda buradan da üç sıfır atılıp, rakamı binlerle ifade ederlerse, şaşmayın!)hayal kırıklığı yaşıyor.
Kendilerini fişleyen dedektiflere mi hesap versinler, faturayı Baykal'ı mı çıkartsınlar?
Kimileri meydanların oyunun CHP yerine MHP'ye aktığını söylüyor. Nasılsa sağımız solumuz belli değil, ha o, ha bu!
Bu kavram karmaşasında kitleleri sokağa döken ruhun tanımını
da çarpıtıyorlar.
"Laiklik", "demokrasi", "cumhuriyet" için yola dökülenlerin derdi bir siyasi partiyle değil, ülkenin rejiminin tehdit altında olduğuyla ilgiliydi!
Laiklik karın doyurmamış, oylar AKP'ye gitmiş olabilir.
Deniz Baykal'ın ekonomik vizyonu, lider vasıfları beğenilmemiş,CHP/MHP koalisyonunun Avrupa Birliği yolunu tıkamasından korkulması,Amerika'dan ürkülmesi, dolar kurunu herşeyden önde tutan işadamları ve tabi ki iş kadınları, iş bulamayanların ileride de işsiz kalma korkusu ve herşeyden önce gelen, "önce yemek" dürtüsüyle her iki oydan biriseçim zaferine dönüşmüş olabilir!

Ama bütün bunların, Cumhuriyet mitingleriyle ilgisi yok ki!
Her iki kişiden birinin AKPyi seçmesi, her iki kişiden birinin meydandaki sese kulak vermemesi anlamına gelmemeli!
Seçmenin sağı solu belli olmaz. Bugün sağa oy verenler, yarın solcu oluverirler.
Partiler gelir gider, ama Cumhuriyet mitingleri, Türkiye'nin geleceğinin teminatı olarak kalır!