4 Kasım 2007 Pazar

PERİHAN ORAY'I NEDEN KISKANIYOR

Hayrünissa Gül'e hayran olduğu için 29 Ekim resepsiyonuna katılan Perihan Mağden, Çankaya'nın tuvaletine kustuğunu iddia eden Oray Eğin'e tazminat davası açacağını ve kazandığı tazminatı sokak köpeklerine bağışlayacağını yazmış.

"Nedim Saban'a ne bundan?" diye soranlar olabilir.

Zamanında parklarda sokak köpekleri beslemiş biri olarak, 5 yıllık hayat arkadaşım Çiço adlı cocker spaniel'in Maçka semtine girmesi ve boyuna posuna bakmadan sokak köpeklerine dayılanması nedeniyle, eski dostlarımla ilişkimi askıya almak zorunda kaldım. Çiço'yu mümkün olduğunca sokak köpekleriyle buluşturmuyoruz. Oysa eski dostlarım benden ilgi, sadakat ve yemek bekliyorlar. Şimdi ben onları ihmal ederken, Perihan Mağden'in elinden yemek yerlerse, kızarım doğrusu. Benim sevgili sokak köpeklerimi, Perihan'ın eline bırakamam. Benim sokak köpeklerim Perihan'ın elinden yemek yerlerse, onların artık sokak köpeği olma özellikleri biter. Tehlikenin peşinden gidemezler artık çünkü bir yazarın merhametine endekslidirler. Yemek için dövüşemezler çünkü onların yemeği önlerine düzenli bir biçimde getirelecektir. Ne özelliği kalır benim sokak köpeklerimin?
Düzenli beslenen köpekler, düzene köpeklik edince, sokakta olmanın ruhunu yitirirler.
Onlar artık medyanın köpekleri olur, sokak köpeği olarak auraları biter.
Yemek bulma, av peşinde koşma maceralarını unuttuktan sonra, Perihan Mağden'in elinden yemek yeme ritüelleri bir kokteyle dönüşür. Hırs biledikleri ciğercinin kedileriyle selamlaşma mecburiyetleri doğmuştur artık. Mideleri bozulursa park bekçilerinin kulübelerinden uzak bir yere çıkartmak zorundadırlar, rahat rahat işeyemezler, çevreye duyarlı olmak zorundadırlar. Sokağın gizemini kaybetmeye, rahat rahat geğirememeye, gaz çıkartamamaya, kusmuk üretememeye başlarlar. Benim cockerımla arkadaş olmak fikri bile onları bozarken, zaman zaman Çiço'yla selamlaşmak zorunda kalırlar.

Sokağın diliyle havlayamamak, sokağın özgün ve özgür davranışlarını uygulayamamak onları üzer. Farklı olmaya çalışırlar, ama artık vücutsal fonksiyonlarını yerine getirirken n bile liberal bir köşe yazarına bağımlılık halleri vardır. Gel gör ki, sokak köpeği olmaktan o kadar uzaklaşınca, onların gezdiği yerlere artık sokak diyenlerin de sayısı azalır. O köpek, kendini değiştirirken, sokağı da değiştirmiş, sokakta takılsa bile takıldığı yerlerin adı artık en yakınlarındaki mağazanın, markanın adıyla anılır olmuştur.Maçka'nın sokak köpeği değildirler çünkü Maçka'da sokak bırakmamışlardır. Sokak köpeği olamamak, önünde durduğu vitrinin köpeği olmak ne acı birşey! Veterinerler girer devreye, eski hayatını yaşayan köpeciklere bir yuva bulurlar. Ama o yuvaya da sığamaz köpoğlu! Onun tasmalanmamış ruhu eski taşkınlıkları özletir kendisine. O ise, eskisi gibi taşkınlık yapmak yerine, taşkınlıklarının hesabını vermekle meşguldur.
Farklı değildir artık, köpektir işte!

Ve işte Perihan Mağden'in tazminatını sokak köpeklerine bağışlamasının tek nedeni halen sokakta olabilen Oray Eğin'i apaçık biçimde kıskanmasıdır.

Çankayaya kusamamıştır,iki kadehten fazla içememiştir, gazetesinin kendisine tahsis ettiği arabaya ünlü bir tarihçiyi davet etmek zorunda kalmıştır. Oysa Oray Eğin sokaktadır. Oray Eğin, kah yarışma programı sunar, kah Amerika gezisinde serserilik yapar, kah bir barda sarhoş olur, kah kibirli bir biçimde dolaşarak insanları sinir edebilmenin keyfini yaşar.

Oray sokakta, Perihan Çankayadadır. Hayrünissa Hanım'a Çankaya'nın dekorasyonunun kötü olduğunu söyler ama bu dekorasyon beni kusturdu diyemez. Hayrünissa Hanım'ın o gece uykusunu kaçırmıştır ama mevzu evin yeşile mi, neftiye mi boyanmasıyla ilgilidir. Oray da muhtemelen birinin keyfini kaçırmıştır o gece. Ama keyfi kaçan kişi evinin tavanıyla değil, muhtemelen bir ara sokağın çukuruyla uğraşıyordur.

Bu iki yazar da, patronlarının parasıyla, ilginç olma deneyleri yapma lüksüne sahiptirler. Ama birisi, "ben çok güzel bir kadınım aslında" ya kadar uzanan magazinsel bir ilgiye muhtaçtır. Diğeri ise sokaktadır ama şemsiyesi Serdar Turgut tarafından tutulduğu için sokakta ıslanma özgürlüğüne sahip değildir.

Okurlarının kendisine sigara kadar bağımlı olduğunu ve sigarayı bırakmak ister gibi kendisinden kurtulmak istediğini beyan eden Perihan Mağden, eski müşterileri dükkandan kaçırmamak için dükkana habire alçıpan yapar.

Rahat gegiğemeyen, bir kusmuğun özgürleştirici etkisini yaşamayan şahıs tüm fonksiyonlarını yeni yuvasına borçludur, ama tekrar çıkmak istediği sokağın kapıları artık kilitlenmiştir. İçeride kalmıştır yazar! Çıkış yolu yoktur. Davetlere icabet eder, ama kusamaz, gegiğeremez.

Keşke kusabilseydi! Keşke kusabilen gazeteci olarak yıllar önce Reha Muhtar bize nasıl Atina'dan bildiriyorsa, o da halen sokaktan bildirebilseydi. Keşke Çankaya'nın dekorasyonu bu kadar meşgul etmeseydi onu da ,bir sokağa, herhangi bir sokağa çıkabilseydi, ilk günlerindeki tapılan kadını bir sokak lambasının altında bulabilseydi.

"Keşke, senin hakkında çok şey biliyorum" tehdidinin altında, "bildiklerimi de büyüklerime gammazlıyorum" sevinci yatmasaydı. Ve keşke Oray Eğin'den kazandığı tazminatı sokak köpeklerine dağıtma tehdidiyle, benim sokaklarımı kirletmeseydi.
Oray Eğin'in küpesini borç alıp, Oray'ın üzerinden düşen lekeli bir sweat shirt'le dolaşabilseydi sokakta!

Biz de sokaktan yazan birine,aklını saraylar için değil sokaklar için harcayan bir kadın yazara saygı duyabilseydik! Sevgi şart değil, çünkü onu Oray'a da duymuyoruz!