14 Mayıs 2013 Salı

YAR BANA BİR ÖDÜL


…….)))) AÇ PARANTEZ






Tiyatroda en iyi ödül alkıştır klişesini geçiniz. En çok alkışlanan oyunun tutmadığı nice deneyimlerimiz var… Tuhaf ama gerçektir, herkes beğenir ama kimse gelmez bazen!

Biraz da bu yüzden, sezon sonunda dağıtılan ödüller alkışın da yerini tutar, yıl boyunca harcanan emeğin tam karşılığını veremese de, en azından görmezden gelinmediğini müjdeler.

Ödül sistemleri çöker, ödüller saygınlığını yitirirse, “ödül alsak bile kendi başarımızdan şüphe duyacağımız” için, bugün seçici kurullarda öncülük edenlerin yanlışlarını, kendilerine olan sevgi ya da saygımızdan bağımsız olarak sorgulamamız gerekmektedir.

Türkiye’nin en büyük sorunu bu mudur derseniz, bu sorunuzu “ kavram kargaşalarının ve sözcüklerin kirletilmesinin çok büyük bir sorun olduğu ve nasıl “Demokrasi”, “Cumhuriyet”,

sözcüklerinin içinin boşaltılmasıyla mücadele etmemiz gerekiyorsa , çağdaş toplumun en önemli dinamiklerinden biri olan “ödül” kavramının yozlaştırılmaması için de duyarlılık göstermeliyiz.” diye yanıtlarım. Medeniyet, ceza üstüne değil, ödül üstüne kuruludur çünkü.



….))) ÜSTÜN AKMEN



Üstün Akmen, başkanı olduğu birlik adına yayınladığı ancak genelde kendisinin seçici kurul deneyimlerini vurgulayan ama birliğin gücünü de kontrolsüzce kullanarak yaygınlaştırılan bir bültenle, bir kişinin üç jüride olması, aynı seçici kurul üyelerinin iki farklı ödülde bambaşka adaylar gösterilmesi gibi konulardaki eleştirilerime yanıt verdi.

Kendisini bu konuda eleştiren tek kişi ben değilim, bu yüzden de tiyatro konusunda kalem oynatanlara ettiği yakışıksız sözler ve “neyin peşindeler bilmiyorum ” suçlamasını üzerime almadım. Neyin peşinde olacağım? O ödüllerin seçici kurullarından birinde olmanın peşinde olmayacağıma göre, yapıcı eleştirimin arkasında yukarıda açıkladığım gerekçelerden başka bir şey yok herhalde.

Bir kişi üç seçici kurulun ikisine başkanlık edecek, şahsi meselelerini bile basın bülteni haline dönüştürecek kadar güçlü olduğu bir birlikte ise sadece oy verenlerden biri olduğunu iddia edecek. Hadi buna inandığımızı varsayalım, aynı yıl aynı kişilerin izlediği oyunlardan nasıl taban tabana zıt adaylar çıkar yahu?

“Lions aday gösterdi, biz seçiyoruz” demek ise iyice tuhaf. Onlar aday gösteriyorsa, onlar niye seçmiyor? Siz onların adaylarını hangi kriterlere dayanarak diye sormazlar mı adama? Uzmansanız, adayları niye size seçtirmiyorlar, adayları seçemiyorsanız niye uzmanlığınıza baş vuruyorlar? Bu işi yapabilecek başka kimse yok mu hakikaten?

Mevcut seçim sistemi bizi bazen kendi dışımızdaki kişileri milletvekili yapmaya zorlayabilir, ama yılın oyuncusu yapmaya zorlamamalı!



….))) LİONS TİYATRO ÖDÜLLERİ

Sizi eleştirenler, kendi deyiminizle “cahillikten kaynaklanan terbiyesizlik “ ve “haysiyetsizlik ”içindeler de, siz kriterleri bile belli olmayan bu ödüllerde onlarca kişiye mavi boncuk dayanarak çok mu haysiyetli bir davranış sergilemiş oluyorsunuz? Tiyatro için kalem oynatanlara “haysiyetsiz” denmesini Üstün Akmen gibi aydın bir kişiye yakıştıramadım. Bir eleştirmenin eleştiriye tahamülü yoksa, bu en kibar deyimle, “hoşgörüsüzlüktür”!

Geçtiğimiz hafta açtığım parantezi tekrarlayayım: Farklı misyonları, hedefleri, kriterleri olan (örneğin yerli oyunların özendirilmesi, gençlerin özendirilmesi, yeni tiyatro insanlarının ortaya çıkartılması gibi) ödüllerin seçici kurulunda, “nasılsa 60 oyun görüyorum” diyerek bulunulabilir, ancak yılın en iyi’lerini seçme iddiasında aynı insanların oluşturduğu seçici kurullar apayrı insanları aday gösterirlerse, bu tamamen “deli saçması” olarak algılanır.

Lions Ödülleri gelecekte kendisine “sezonda unutulanlar” gibi bir tema seçebilir. Gerçekten de 200’e yakın oyunda değerlendirilemeyen nice yetenek var. Ödüle bu nitelik kazandırılırsa, o zaman belki aynı jürilerin iki farklı ödül vermesi ve aynı jürilerin bu iki ödülde taban tabana zıt seçimler yapmalarını anlayabiliriz.



…)))SONGÜL ÖDEN’E HAKSIZLIK



Songül Öden’in müthiş bir oyuncu olduğunu hepimiz kabul ediyoruz. “Küçük Adam Ne Oldu Sana” daki oyununu alkışladık, fazlasıyla hak ettiğine inandığımız övgü yazılarını keyifle okuduk . Sevgili Songül, Sadri Alışık Tiyatrosu’nun Alışık Ödülleri’nin dışında tutulma prensibi yüzünden belki de hak ettiği kategoride aday gösterilmemiştir. Başarısına rağmen her nedense Afife’ye de aday olmadığı bu yıl , Akmen’in başkanı olduğu bir ikinci kuruldan aday gösterilmesi, bu sanatçının emeğini hafife almak değildir de nedir? Songül, diğer ödüllerdeki başka adaylarla Lions’ta karşı karşıya gelse, belki yine yanlış anlaşılmazdı, ama ona jest yaptığını sanan bir seçici kurulun yılın en başarılı isimlerini kategori dışında tutarak sanki gereksinimi varmış gibi Songül’ü ön plana çıkartma telaşı yanlış anlaşılmayacak mı ?

Songül’e özel hayranlığım var. Ne yazık ki bu yıl Lions adayları arasında Songül gibi haksızlık yapılan nice benzer sanatçılarımız var! Ödülün itibarsızlaştırılması nedeniyle hak ettikleri ödül konusunda coşku yerine, kuşku yaşayacaklar.

Çok “haysiyetsizce” bir yakıştırma yapacağım: Ödülü hak ediyorlar ama ödül verenlerin bu tutumunu hiç hak etmiyorlar!

10 Mayıs 2013 Cuma

ödüllendirilemeyenler


….))) ÖDÜLLERE BAŞVURU SİSTEMİ KONULSUN

Geçtiğimiz hafta “tiyatrocular başvurmadıkları ödüllere aday gösterilmesin” diyerek bir parantez açmış ve tiyatromuzda ödül enflasyonunun önüne geçilmesi, sanatçıların istemedikleri kişiler tarafından değerlendirilmemesi , jürilerin de 200’ün üzerinde oyun izlemeyi programlayarak boş yere zaman kaybetmemesi için somut gerekçelerimi sıralamıştım.

Bu önerimin, tiyatroların katılacağı bir imza kampanyasıyla hemen hayata geçirilebileceğine inanıyorum. Büyük destek gören yazımdan sonra gündeme gelen birkaç soruyu hemen yanıtlayayım:

1) Edebiyat ödüllerinde olduğu gibi, her ödül için son başvuru tarihi olabilir.

2) Ödüllere şahıslar ya da kurumlar diledikleri kategorilerde başvurabilir.

3) Ödüller açıklanırken, jüri, seçici kurul seçim gerekçelerinin yanısıra şeffaf biçimde hangi adaylar arasından seçim yaptığını da açıklar.

Bugüne kadar Haluk Bilginer, Işıl Kasapoğlu gibi isimler hiçbir ödüle aday gösterilmek istemediklerini zaten açıklamışlar. Ancak, herkesin bildiği gibi, aday gösterilmeyi istememekle, aday olmayı istemek arasında ciddi fark var.

Candan inanıyorum. Önerimin hayata geçmesiyle, iyiniyetle başladığına hiç şüphe olmayan ancak kontrolden çıkarak yozlaşma tehlikesi yaşanan ödül sistemleri iyileştirilecektir.



…..))) DİREKLERARASI ÖDÜLLERİ

İtiraf edeyim, bugüne kadar Direklerarası ile Lions Ödülleri’nin aynı olduğunu sanıyordum. Direklerarası’nın tiyatro sevdalılarını yakından tanıma fırsatı bulduktan sonra ve bu hafta Lions Ödülleri ile ilgili soru işaretlerinden sonra, geç de olsa, iki ödülün farklı olduğunu öğrenmiş oldum.

Direklerarası Jürileri, oyunları zaten izlemek için belli bir bütçe ayırıyorlarmış. Sanata sembolik de olsa bir değer biçmelerini alkışlıyorum. Öncülük yapmışlar ve yapmaya devam edecekler. Dilerim Afife Ödülleri de bu uygulamayı örnek alarak, sanat yapıtlarının değerlendirilmesi için bütçe ayırır. Sanırım ödül dönemlerinde açıklama yapmamak, polemiğe girmemek gibi bir prensip kararları var ya da hakikaten çok duyarsızlar. Haftalardır yazıyorum, en ufak bir yanıt bile vermiyorlar. Oysa, benimki dikkate alınması gereken, yapıcı bir öneri.

Bu arada Direklerarası, bilet fiyatında anlaşamadığı Kumbaracı 50 yapımı “Kimseni Ölmediği Bir Günün Ertesiydi”yi kategori dışı bırakmış. Bu kadar duyarlı bir seçici kurulun kategori dışında bıraktığı oyunları da açıklaması iyi olurdu diye düşünüyorum.

...))) LİONS ÖDÜLLERİ

Lions Ödüllerinin var olduğunu duymamla beraber, seçici kurulun çoğunun Sadri Alışık Seçici Kurulu ile aynı kişilerden oluştuğunu yazdım. Sadri Alışık ve Lions Ödülleri Jüri Başkanı Üstün Akmen, aynı zamanda TEB Ödüllerinde de jüri üyesi “Allah arttırsın” diyeceğim geliyor, ama ne kadar yetkin olursa olsun bir kişinin üç jüride olmasını aklım almıyor doğrusu. Ödüllerin misyonları farklı olur. Kimi genç yetenekleri (Vasfi Rıza gibi) , kimi Anadolu tiyatrolarını (Direklerarası Gibi) , kimi yerli oyunları (İsmet Küntay gibi) öne çıkartır da, bir derece anlarım.

Şu anki uygulama birbirlerinden onbeş gün arayla zamanlanan ödüllerde , “gönül alma”duygusunun daha önde olduğunu gösteriyor.” Bu sefer olmadı, ama haftaya bir tane daha var” gibi bir alt metin çıkıyor, ki bu da Üstün Akmen gibi bir tiyatro sevdalısına yakışmıyor.

Sumru Yavrucuk, Funda Eryiğit, Süleyman Atanısev gibi tartışmasız iyilerin Lions’da adının bile geçmemesi başka nasıl açıklanabilir? Akmen’in, Lions adayları konusunda yazacağını söylediği yazıyı heyecanla bekliyorum doğrusu.



…..))) İSİMSİZ KAHRAMANLAR

Onlar hiçbir jüriden ödül almaz, bazılarının adları bile bilinmez ama tiyatronun isimsiz kahramanlarıdırlar. Bazen galalarda alkışlamayı bile angaryadan saydığımız bu kişiler var olmadan tiyatronun gerçek anlamda var olacağını da söyleyemeyiz. Gişecinin önemini ancak yeriniz kötüyse anlarsınız, yer göstericinin gerekliliğini ancak yerinizde biri oturursa fark edersiniz. Oysa, yerinize zamanında oturmanız , perdenin zamanında açılması için son derece önemlidir. 50 yıldır teşrifatçılık yapan Aysu Abi, tiyatro ödüllerinin tümüne layıktır bence.

Bu hafta yine böyle bir emekçiyi kaybetti tiyatromuz. Alaattin Eraslan, yaşamının büyük kısmını Anadolu’da tiyatroya adamış, Ankara Sanat Tiyatrosu başta olmak üzere pekçok tiyatroya hak ettiği değeri vermiş olan bir tiyatro insanıydı. Son dönemde Aysa Prodüksiyon’da yapımcı olarak öne çıktıysa da, ben onu “Beyaz”ın stand up’ından kazandığı paraları tiyatrolara dağıtan organizatör olarak hatırlamak istiyorum. Işıklar içinde yatsın… Kavgası, yeni kavgalara örnek olsun!