MUTFAKTA
NELER OLUYOR?
nedimsaban@superonline.com
((( ZENGİN MUTFAĞI.
Vasıf Öngören’in yıllar sonra tekrar sahnelenen yapıtı
“Zengin Mutfağı”, AKP usulü bir sansürle ortadan yok edildi. Kendisi olan ama adı olmayan bu uygulama sıkıyönetim
dönemlerinde tebliğ edilen yasakları
bile aratacak neredeyse. En azından o
dönemde neyin yasak olduğunu anlamasan bile, bir biçimde öğrenmek mümkündü. Aralık ve Ocak
aylarında topu topu üç hafta oynanan
oyun, Şubat programına alınmadı. Tabi ki bu kararın ardında herhangi bir
sanatsal öngörü filan yatmıyor, yani oyun kötü olur, sanat yönetmeni kaldırır,
ya da gişeye kimse gelmez de yıllık izleyici ortalamasını düşürdğü için yönetimin performansını
etkileyecek diye korkulur azaltılır, ya
da yasalarla çakışır da, yasal gerekçeler
uydurularak yasaklanır filan.
(((( ZENGİN MUTFAĞI
İSTANBULLULARINDIR
Oyun yasaklamak tabi
ki kabul edilmez ama bu yöntemden iyidir..
Yeni yönetici Hilmi Zafer Şahin kaçak
dövüşüyor , “oyun programı benim tasarrufumdadır” gibi saçma sapan şeyler
söylüyor. Oyun seçimi senin tasarrufunda olabilir, ama o prodüksiyonlara harcanan para
İstanbullularındır. Dünyanın masrafı edilerek sahneye konulan bir oyunu aniden
yok etmek hem İstanbul halkının parasını , hem sanatçıların emeğini ısraf etmek demektir.… Daha basit bir deyimiyle Park ve Bahçeler Müdürü binlerce fidan
alıyor, ama bazı kişilere batabilir diye, bunları dikmiyor. Var mı böyle bir
şey müdürüm ya?
Bir avuç ülkücüyü
nedense ve nasılsa tahrik eden bu
oyun da , geçtiğimiz yılki yönetimde İskender Pala’nın ahlak yapısını bozan “Günlük Müstehcen Sırlar”, Hadi Uluengin’i
dönekliğiyle yüzleştirdiği için tiksindiren “Rossenbergler Ölmemeli” nin
kaderini paylaşarak, yakın tarihimizin şanlı
ayıpları arasına giriyor. Kaldı ki oyunun ikinci gününde birkaç sözü
ayıklayıp, slogan atarak protesto etmeye götürecek kadar ileri gidebilecek hassas
ve dikkatli bir kesim filan olduğuna
inanmak güç.Tiyatronun kapısından adım bile atmayan Pala’nın ve Hadi Uluengin’in tuşuna basanların yeni bir oyunu bu!.
Düşündüm de eski
genel sanat yönetmenleri bu durumda ne yapardı diye?… Muhsin
Ertuğrul “şapkasını alıp giderdi”
kuşkusuz. Bence Vasfi Rıza, oyuncuları
polise ihbar ederek Silivri’ye postalatırdı, Orhan Alkaya “oyunun yasaklanması
halinde mutfak yıkılana kadar
direneceğini söyler, sonra yıkılan mutfakta önce kendine bir tas yemek
pişirttirirdi. Nurullah Tuncer, oyunu İstanbul’da oynatmaz, ama kaldırtmadığını
söyleyerek , Sibirya turnesine yollatırdı. Kenan Işık, bizleri
Zengin Mutfağı’nın sanatsal açıdan
yetersiz bir oyun olduğuna ikna ederdi.
((((…. HİLMİ ZAFER
Hilmi Zafer bunları yapmıyor,” oyun kalkmadı ama oynanmıyor”
diyerek lafı dolandırıyor. Oysa oyunda
oynayan birini Gaziosmanpaşa’da çocuk oyununda görevlendirebilir, başka birine
dört ay prova yapacak bir oyunda rol asabilir, emekliliği yaklaşan birine kıyak
emeklilik verip, açılan kadroya
mutfaktan birilerini yerleştirebilir, oyunun yönetmenine hemen çok büyük
bir müzikal teklif ederek sus payı verebilirdi!!!! Zaman kazanıyor sadece! Bu zaman boyunca önce
belediyeye gidip “bunun yerine ne istersiniz mi?”diyecek, Bahçeli’yle barış
müzakeresi yapıp, “AKP giderse de, Zengin Mutfağı jestime karşılık, bana ömür
boyu sahip çıkarsınız artık” mı diyecek bilemem artık.
Yazarlar bu rezaleti tarihe
kayıt etsin, tiyatroseverlerin yüreği yansın, işçi sınıfı da kendisiyle ilgili
bir oyunun hazmedilememesinin hesabını
sorsun. Ha bir de kurumda çalışanlar var..
Ne yapıyorsunuz sanatçı dostlar? Hani
tiyatronuza dokundurtmazdınız? Nöbetler tutardınız, sanat maratonları
yapardınız kurumunuz için? Siz, kurumda
kalmak için mi savaşıyorsunuz, kurumunuzun kalması için mi?
Belli ki, “Zengin Mutfağı
“ çabuk etkilemiş sizi… Bir oyun karakterinden bile daha hızlı biçimde
dönüşmüşsünüz. Yeni rolünüz yakışmamış
ama!