….)))) AÇ PARANTEZ
JÜRİLERİN KOLTUK İŞGALİ
Bu hafta açılması gereken parantezlerin haddi hesabı
yok.  Sadece   tiyatro ödüllerimiz hakkında olan   yazılar  bile google’lara sığmaz. Doğru
değerlendirmeler,  yanlış uygulamalar, yönetmelik
zaafları, alelacele  alınan kararlar,
kararların arkasında duramayan seçici kurullar filan derken binlerce partantez
açmak gerekir.
Tiyatro sanatının kural tanımazlığı  da her parantezi çürütecek ve gelecek yıl  başka parantezler açmak gerekecek mutlaka.  Yine de bir tanesiyle başlayalım bari.
….))) DİREKLERARASI
13. Direklerarası Seyirci Ödülleri, bu yıl çok  yerinde kararlar vermiş. Demek ki neymiş, bir
ödülün yerine oturması için, yaklaşık  13
sene beklemek gerekirmiş. 234 oyun izlediklerini söyleyerek, değerlendirme
kıstasları hakkında ipucu vermişler. 
Herşeyin bu kadar şeffaf olduğu bir değerlendirmede,  jürilerin kimliğinin  de 
kamuoyuyla tam olarak paylaşılması gerekir. Seyirciyiz deyip, işin
içinden sıyrılmak yeterli değil çünkü. 
Diğer ödüllerdeki  gibi , bence
yılın en önemli oyunlarından biri olan “Adalet Sizsiniz” in görmezden  gelinmemiş olması çok sevindirici. 
 Ödüllerin açıklandığı
bültende jürinin 2090 koltuk işgal ettiği söylenmiş. Öncelikle, kelime seçimi bana
çok ilginç geldi. “İşgal etmek” , bir yeri ele geçirmek, yer kaplamak, işten
alıkoymak, oyalamak gibi, karşı tarafın istemi dışındaki zoraki hareketleri
tanımlıyor.
Afife, Sadri Alışık, Tiyatro Dergisi, Yeni Tiyatro Dergisi,
Eleştirmenler Birliği, İsmet Küntay, Vasfi Rıza, Sanat Kurumu, Direklerarası , Ekin Dostları derken , ona
yakın tiyatro ödülümüz var. Bunların seçici kurullarından  her biri, en iyimser durumda 1000 koltuk”
işgal” etse, yılda 10.000 koltuk eder. Değerlendirme kıstaslarına 100 tiyatro
girse, en iyi ihtimalle her tiyatro yılda 100 koltuğunu ücretsiz "işgal"
ettiriyor demektir. Bu da  en azından  3000 TL ciro kaybı demektir ki,  özellikle 
küçük salonlarda var olan alternatif tiyatrolar için azımsanmayacak bir
bedeldir. 
33 kişilik seçici kuruluyla en kurumsal ödüllerin biri olan
ve ödül törenine ciddi biçimde ödenek ayıran Afife’nin , tiyatro
değerlendirmeleri için  de bir bütçe
ayırarak,  Direklerarası tabiriyle
jürilerin "işgal" ettikleri koltuklar için bilet satın almasına öncülük etmesi ,
tiyatro sanatının gelişimine  ciddi bir
katkı olur. Kaldı ki,  tiyatro biletine
değer biçilmesi de,  bu sanatın
pekçok  yara aldığı bir çağda çok önemli
bir sorumluluk, hatta görevdir. Bunca emek vererek ortaya konulan oyunlara
elini olunu sallayarak girilmemesi, sanata sembolik de olsa bir değer biçilmesinin
önünü açar.
Bundan 10 yıl kadar önce, 
yaklaşık 80 kişilik bir ekiple bir müzikal turnesinin Anadolu’daki bi
durağında , otelde check/out yapıyordum. Sıra, lobide içilen çayları, kahveleri
ödemeye geldiğinde, otel sahibi  bana
kırgınlığını dillendirdi. Bir gece önce oynanan oyun için 2  koltuk” işgal” etmek istermiş, kendisine  davetiye vermediğimiz için kırılmışmış. Evim
kadar tiyatromun da misafirlere açık olmasından mutlu olurum. Ancak bir yandan  80 kişinin içtiği
kolaların tek tek hesabını verirken, oyuna 2 bilet alma nezaketini bile
göstermeyen otel sahibine  , bizim
işimizin de emek yoğun olduğunu anlatmak 
zorunda kaldım. 
Bir otelde nasıl bedava konaklanamazsa, bir tiyatroya da
bedava girilmez, girilmemeli… Bir sergiye girip, nasıl duvardan resim indirme
hakkımız yoksa, sinemadaki biletçiye biletimizi kestirmeden nasıl içeri
giremezsek, otobüse   Akbil basmadan
binemezsek, tiyatroya da aynı disiplin içinde girmeliyiz.   
 Sponsorlu çocuk
oyunlarında da tiyatro biletine hiç değilse sembolik bir ücret biçilmeli, bu
işin bir değeri olduğu çocukların  bilinçaltına kazınmalı.   Belki o
çocuklar büyüdükleri zaman jüri olurlar ve  tiyatronun bedava bir şey  olmadığını da hatırlarlar .