Kemalist, feminist, transseksüel sözcüklerinin bir gazetede küfür gibi arka arkaya sıralanmasına kahkahalarla gülüyordu kocaman, şirin dudaklarıyla.
“Skandal mekanda skandal oyun” diye anmışlardı Kumbaracı 50’deki oyunları henüz izlenmeden.
Oysa bence teşekkür edilmesi gerekiyor  Esmeray’a! Önemli bir iş yapıyor çünkü.
Kendi acılarından yola çıkarak toplumla yüzleşiyor.
Acılarıyla yüzleşerek, toplumun ikiyüzlülüğünü, vahşetini anlatıyor, toplumdaki şiddeti su yüzüne çıkartıyor.
Köyden kente göçen  bireyin yalnızlığını, sefaletini, kimlik bunalımını, arayışlarını, ekmek kavgasını, fuhuş bataklığına sürüklenişini gözler önüne seriyor.
Bunu  da hayali karakterler yaratarak  değil, iç dünyasını gözler önüne sererek yapıyor.
“Cadının Bohçası” adlı stand up gösterisi/ anlatıda  kendisiyle yüzleşmesi, o kadar ağır ki, izleyici olarak rahatsız oluyor,  adeta yerinizden fırlayarak, büyük kentteki  haksızlıklara,  yalnızlığa, pisliğe, köydeki ağalara, feodal düzene isyan etmek istiyorsunuz.
Esmeray, sanatçı olarak, biraz daha olgunlaştığı  zaman, Türk Tiyatrosu’ndaki “in yer face” akımının öncülüğünde yer alan önemli kişiler arasında yer alacaktır.Anlattığı öyküler bizdendir çünkü.  İçimizdeki insanı yüzümüze özgürce  ve tüm katmanlarıyla vururken,  sahnedeki özgün dili, duruşu ve kara mizahıyla  Türkiye’nin “öteki “insanını anlatabilmektedir.
Esmeray ötekidir, ama  farklı değildir, bizden biridir!
Esmeray’ın öyküsüyle özdeşleşebilmek için eşcinsel olmaya gerek yoktur.
Esmeray’ı dinlerken, ötekileştirmiyorsunuz, onu seviyor,  öyküsüne  sahipleniyorsunuz. En önemlisi, azınlıkta kalanların öykülerini  hakim gruptaki çoğunluk olarak dinleyen insanlar olarak Esmeray’a hoşgörüyle bakmak, ona acımak ya da onunla gırgır geçmek gibi berbat duygularınızı  tiyatronun dışında bırakarak, iki saatliğine iyi insan olmayı öğreniyorsunuz.
Milliyet Sanat Dergisi için yaptığımız bir söyleşide,   Esmeray’ın Kars’tan İstanbul’a göçen, seks işçiliğinden midye satıcılığına, ardından da  saygın stand up sanatçılığına uzanan yüzlerce gösterisini Türkiye’nin her yanında izleyen  binlerce kişinin ( sadece sağcı bir  partinin erkek gibi kadın kolları başkanı hanımının geberseydin diye bağırması dışında) öyküyle özdeşleştiğini kendi ağzından dinledim.
Yıllar önce toplumumuzdaki stand up’çı enflasyonunda anlatacak öyküsü olmayan ve taklit yapmayı stand up yapmak sanan donanımsız, özentili çocuklar sahneyi kirletiyordu, Esmeray ise temizliyor.
O, solcuları da eleştiriyor. Onların ikiyüzlülüğünü, heteroseksist yaklaşımlarını, hatta aktivist olarak yer aldığı bir sol partideki taciz skandalını yüzlerine vuruyor.
Dario Fo’nun “Tecavüz” adlı oyununu ilginç bir kurguyla oynuyor. Oyun, Anadolu’dan gelen  genç bir erkek çocuğun  Kadıköy Parkı’nda tanıştığı ve yalnızlığını paylaşacağını sandığı bir adamın arkadaşları tarafından tecavüze uğramasının öyküsüyle başlıyor. Kadıköy Parkı’nda yalnız bıraktığınız çocuk belki yeğeniniz, belki köylünüz, belki de hiç tanımak istemediğiniz biridir. Ancak Esmeray, “in yer face” akımının öncülüğünü yaparak, bu çocuğun hayatını söndüren kişilerle yüzleşmenizi sağlıyor. Ardından Dario Fo’nun “Tecavüz”  metninde yer alan kadını anlatıyor.
Sağcı da olsanız, solcu da olsanız, özürlü çocuklarınıza, güvenlik (!) görevlilerinizin tecavüz ettiği, bu yönüyle güvende olmadığınız bir memlekette yaşıyorsunuz!
Bu kız çocuğu bakandan kaçırılırken trafik kazasına kurban gitmese, hamile bırakılmasa, siz evinizde miskin miskin uyurken Kadıköy Parkı’nda, Pervari’de ya da dünyanın herhangi bir yerinde her dakika bir kız ya da erkek çocuğuna tecavüz ediyorlar, onu pazarlıyorlar, dövüyorlar, aşağılıyorlar, paralarını konuşturarak  satın almaya çalışıyorlar.
Öte yandan, ülkenizdeki pek çok sanatçı,  bırakın bu tür sosyal  meselelere  duyarlılık göstermeyi, naftalinli oyunlar oynayarak  bu tür meseleleri  sümen altı ediyor.
Stand up yaptığını iddia eden oğlanlar  pıtrak gibi üremekteler. Çoğu çağa yeniliyor belki ,   Esmeray’ın anlattığı karakterler gibi sistemin bataklığı içinde, erken gelmiş şöhretin acısıyla kaybolup gidiyorlar.
Sanatlarına  duyarlılıklarını, acılarını ve samimiyetlerini taşıyabilenler ve bunu sanata dönüştürebilenlere ise sahip çıkmak gerekiyor!
Esmeray gibi, acılarını bal eylemiş bir sanat insanını sevmeseniz de,  lütfen sayın. 
Sağcı da olsanız, solcu da olsanız, anlattıklarından hoşlansanız da , hoşlanmasınız da dinleyin onu!
Bugüne kadar eşcinsel sahne insanlarının   “ay kız yerim seni” diye konuşup, kafanızda ayakkabı paralayan insanlar olmasına alıştıysanız , Esmeray, sizi hayal kırıklığına uğratabilir.
Ha bu arada, bir dahaki  sefere ona küfür edecekseniz,  sözcükleri doğru seçmekte yarar var.  Kemalist feminist transseksüel demeyin çünkü Esmeray kemalist değil sosyalisttir.
Kaldı ki, Kemalizm, feminizm kuramları, aşağılama değil, ideoloji ve  yaşam felsefeleri, transseksüellik de bir yaşam biçimidir. Esmeray ise, bu yaşam biçiminde seks işçiliği yapmadan tutunan onurlu bir direniş insanıdır.
Bu yazının amacı Esmeray’ı sevdirmek,  sanırım bunu başardım..
Diğer üç kavramı tartışmak  için ise yüzlerce yazı yazmak gerek. Ama illa küfür etmek isteyenlere, Esmeray oyunlarına yaraşan bir espriyle bitirelim:
Allah kimseyi Kemalist, feminist, transseksüel, hele hele üçü birden yapmasın! Amin!