3 Haziran 2012 Pazar

DÜŞLERİ ÇALINAN ÇOCUKLAR İÇİN

 

Amerika’da büyüyen orta halli çocukların çoğunun düşlerini  Disneyland’ süsler. Disney kahramanlarının korunaklı dünyasında düş kurmak çocukluğun baş harflerinden biri olsa gerek…  Bu yıl  kimbilir kaç çocuğa, anneleri , “ derslerine iyi çalışırsan,  deden seni Disneyland’a götürecek” demiştir ?
 

9 yaşındaki Brendan Haas ise kazandığı Disney seyahatini, Afganistan ’da şehit düşen  bir askerin çocuğuna hediye ederek, adeta kapitalist toplumda büyümenin ezberini bozmuş.


Olay, Brendan’ın facebook sayfasına bir kurşun asker yüklemesiyle başlamış. Oyuncak  askerini değiş tokuş etmek için uykuya yatan  Brendan, sabah uyandığında yüzlerce insanın  karşı   teklifiyle karşılaşmış ve sonunda kurşun askerini gözden çıkartarak,  bir  Disneyland yolculuğu kazanmış… Bir kurşun askerin getirdiği şansa sığınmak yerine, bu yolculuğu  babası Afganistan’da ölen  iki yaşındaki  bir kız çocuğuna armağan etmiş Brendan…

Disney yetkilileri,  Amerika’ya,  “kardeşliği” ve “yeniden paylaşmayı” hatırlatan  bu çocuğa, onur üyeliği vermişler… O yaşta çocuk onur üyeliğini anlayamayabilir ama kesin olarak  anlayacağı bir şey  vardır tabi: Bir Disney seyahati daha!

Bu hafta  Amerikan basınında manşet   Brendan, bu  ikinci yolculuk hakkından da  feragat ederek, “düşleme gereksinimi” olan başka bir çocuğa hediye etmek istemiş!

 “Çocukluğun ruhunda paylaşımcılık vardır, insan büyüdükçe paylaşmayı değil, mülk edinmeyi öğrenir” diye düşünebilir, Brendan’ın  bu cömertliğinin ardında  henüz bencilliği tanımayan katıksız bir çocuksuluk olduğuna inanabilirsiniz .

Bense, sınıflı toplumlarda malın, mülkün kalesini ilk koruyanların çocuklar olduğuna inanırım.  İnsan ilişkilerinin nesnelerle tanımlandığı toplumlarda, bir çocuğun  kendi bisikletini ya da  bilgisayarını bırakın diğer çocuklarla, kardeşiyle bile paylaşması çok zordur.…


9 yaşındaki Brendan,   49 yaşına geldiğinde, umarım bugünkü paylaşımcı ruhunu kaybetmez… Toplum, ona, sürekli almak yerine, vermeyi seçmiş olmasının bedelini ağır ödetmez…Onun  Disneyland’ı da en kısa zamanda  görebileceğini  umuyorum. hikayesini okuyunca, sanki dünyanın en korunaksız polis teşkilatına sahipmişiz gibi, korumasız korumalarımıza bir  taş attıkları için gelecekleri  karartılan Kürt çocuklarını, sütten zehirlenen ve özür dilenmesi gerekirken, “onlar sütü tanımadığı için vücutları red etmiştir” denilerek   memleketimin  ötekileştirilen bebelerini  düşündüm.

Babasını hiç tanıyamayan Liberty Hope Steele’in ,  Disney’e gittiği gün  başına bir şey gelse Amerikan hükümetinin  “ 2 yaşına kadar hiç eğlence parkı görmediği  için  heyecandan kalbi durmuştur” diyebilecek kadar duyarsız olup olamayacağını sordum kendime.

Pozantı’da tecavüze uğrayan, yani sözümona devletin koruması altında olan cezaevlerinde bile  koğuş ağalarına peşkeş çekilen çocuklarımız varken, sağlık bakanının  hangi yüzle “doğurun gerekirse devlet bakar” dediğini sordum


Şu an Türkiye’de 2000’in üzerinde tutuklu öğrenci var… Salt poşu taktığı için cezaevine genç olarak girip, yaşlı çıkacak delikanlılarımız, genç kızlarımız  var…

Umarım kindar bir gençlik yetiştirmiyoruzdur. Umarım  bu topraklarda bizim de oyuncaklarını  talihsiz çocuklarla  paylaşmaya hazır olan gençlerie sahipizdir..
 
Disney bileti  de şart değil…  Savaşın düşlerini çaldığı    çocuklarımıza bir selam gönderen, bir kardeşilik türküsü söylemeyen, kendilerinden olmayı kucaklamayı bilen birkaç Brendan yeter bize…