Sağlık sorunları yaşadığım bir haftada, yeni deyimle enerji,
eski deyimle kaderin beni hep doğru uzmanlarla buluşturması konusunda yeni deyimle evrene pozitif enerji
yolluyorum.
Tesadüfen kader beni evimden çok uzakta olan bir hastaneye
attı. Başhekim şefkatle hastane hakkındaki düşüncelerimi sorduğunda, şakayla
karışık , “ bu devirde bu kadar Atatürk resmi asarsanız, işiniz zorlaşır ” dediğimde, “ünlü bilim insanları arasına
Türkan Saylan’ın da fotoğrafını astık, bu fotoğrafı indirmezseniz ruhsat
vermeyiz diye tehdit ettiler ” demez mi?
Toplumda her alanda bir güvensizlik, şüphe var. Sürekli
komplo teorileriyle yaşayan insanlar olarak, mesela “hastane boşuna mı tahlil istedi” gibi
travmalar yaşamamız son derece doğal.
…)))KASET ÇIKARAN HEKİMLER
Hekimlerimizin büyük bir bölümü televizyon programlarına
para vererek çıkıyorlar. Bu konuda sunucu ve yapımcılara ağır bir sansür
uygulanıyor, konuk doktora sadece kendi istediği sorular sorulabiliyor, canlı
bağlantılarda sadece doktorların duymak isteyeceği şeyler söyletiliyor.İnanmayacaksınız
ama hekimlerin menejerleri, medya planlamacıları, yıllık reklam bütçeleri filan var
Kaset tanıtımı yapar gibi kanser tanıtımı yapıyorlar, kalp
hastalıklarını filan konuşurken, bir
yandan da yayında pişirilen çorbanın tuzu hakkında yorum yapıyorlar.Zaten
politikacıların dayanılmaz istekleri karşısında boynu kıldan ince olan
medyamız, parayı verip düdüğü çalan uzmanların sansürlerini de kanıksamış
durumda! .
Birkaç yıl önce bir doktor arkadaşım, tedavisi biten bir
hastasının, adeta boynuna atlayarak,
“ televizyonda görmediğim için size güvenemiyordum ama iyi
doktormuşsunuz” dediğini anlatmıştı !Bu çağda
iyi hekim olmak sadece uzmanlık
alanında doğru paylaşımları değil, doğru duruşları da gerektiriyor. İşi insanla
olanların insanlığı çok önemli!
…….)))) MACİDE TANIR VE SAĞLIKÇILARI
Prof. Haberal, gerek bilimsel başarıları , gerek insani
duruşuyla son derece saygı duyduğum bir insan. Onun mucizeler gerçekleştirdiği
Başkent Hastanesi’ne her gidişimde, günde yüzlerce kişiye şifa veren bu bilim
yuvasının kurucusunun Bülent Ecevit’i ihmal etmekle suçlanması karşısındaki
şaşkınlığımı gizleyemiyorum.
Can dostum Macide Tanır’a , hiçbir karşılık beklemeden , hak
ettiği biçimde sahiplenmiş olan bu hastanenin sağlıkçılarının iğrenç ötesi bir
gizli kaydı dolaşıyor sosyal medyada . Belli ki Macide Hanım yoğun bakımdayken bu çocukları sevmiş ve taburcu olduktan sonra evinde
ağırlamış.
Ancak onlar , yoğun bakımdan yeni çıkmış bir kişiye,
geceliğiyle horon teptirmeyi ve bunu gizlice kayıt etmeyi her nasılsa içlerine
sindirmişler. Bu kaydı sosyal medyada paylaşıyorlar, isyan edenlere de
terbiyesiz cevaplar yetiştiriyorlar. Benim dostluğumu bilmedikleri ve
bilseler de anlayamayacakları için,
“sizi hiç hastanede görmedik” diyebilecek kadar densiz ve yalancı
olabiliyorlar. Tanır’ın hayranları,
yakın dostları ve hatta mirasını
bıraktığı Türk Eğitim Vakfı bile bu paylaşımı engelleyemiyor, çünkü her nasıl olursa olsun ünlü olmanın hafifliği daha cazip geliyor onlara.
Ölüm döşeğindeki bir kişiye horon teptirmişsiniz, gizli
kayıt yapmışsınız, iyi halt etmişsiniz de, bari öldükten sonra saygı
duyun. Bu davranışızla mensubu olduğunuz
hastaneye yakışmadığınız gibi,
videolarınız ne kadar izlenirse izlensin, meşhur olamayacaksınız.
Seda Sayan ya da Saba Tümer’den davet beklediğiniz çok
belli, ama bunun için, önce adam gibi dans etmeyi öğrenin! Belki bu yazıdan
sonra bir menejer bulup, ünlü sağlıkçılar olarak, bir yayında çorba filan
karıştırdığınızı görürüm. İnanın o zaman, ünlü biri arkadaşım olduğum için
gurur duyar, arkadaşlarıma hava atarım.
Yazının başlığı hamilelikte varis sorunlarıydı değil
mi? Herhalde çok önemli bir konu ki,
Pazar sabahı 04.30’da bu konuda bir spam mail aldım. Mail atanlarla, horon
tepenler birleşsin,
mutlaka ama mutlaka
televizyona çıksınlar. Umarım
İmralı Görüşmelerinin arasına, bu konuyu da serpişterecek kadar başarılı bir
anchorman vardır.