20 Ağustos 2012 Pazartesi

BUGÜN BAYRAM... KALKIN ÇOCUKLAR




23 Nisan 1920’de dünyanın ilk çocuk bayramını kutlayan ülke  olarak,  son 90 yılımızı, 24 Nisan ile 22 Nisan arasında bayram dışı kalan dönemleri  çocuklarımıza nasıl zehredeceğimizi  planlayarak k geçirdik.

Gerek tutuklu çocuk sayımız, gerek onlara cezaevinde tecavüz etmemiz, eğitim haklarını ellerinden alarak, her fırsatta kökenlerini hatırlatmaya endeksli bir ayrımcı politika gütmemiz;  öğrencilerimizi tutsak alarak, onların ışığını söndürene kadar mücadele etmemizle ne kadar onur duysak azdır.

“Bugün bayram erken kalkın çocuklar!” şarkısını her bayram dilimize pelesenk eden biz karanlık insanlar, çocuklarımızın büyüdükleri gün, “erken kalktık da ne oldu?” diye sormalarından hiç mi tırsmaytız?

Erken kalk ki, seni “Bir Şarkısın Sen” programında maymun edeyim mi diyeceğiz yarının çocuklarına?
 

LİTTLE MİSS SUNSHİNE
Jonathan Dayton ile Valerie Falis’in  yönettikleri 2006 yapımı “Little Miss Sunshine” filmi (Küçük Gün Işığım), işsiz bir baba, uyuşturucu kullanımı ve küfürlü dili nedeniyle huzurevinden bile atılmış bir dede, boşanma planları yapan bir anne, eşcinsel aşkı yüzünden intihara teşebbüs eden  bir akademisyen  amca,  kimseyle konuşmayacak kadaar  ağır bir depresyon geçiren bir ağabey ve tabi ki  bozuk (!)  bir arabayla şehirdışında bir yarışmaya yetişmeye çalışan minik Olive’in dünyasını anlatır. Çocukların, orta sınıf değerlerini yaşatmak için, düzenin kuklalarını  taklit ettikleri bu içler acısı yarışmayı dedesinden öğrendiği striptiz numaralarıyla alt üst eden Olive, sorunlar yumağı içinde boğulan ailesinin, orta sınıf değerleriyle kararmış  bir aileden çok daha huzurlu olduğunu keşfederek ayrılır yarışmadan….Düzeni devam ettirmek için büyüklerini taklit edenlerden çok daha gerçek ve yaşanası bir dünyası vardır bu çocuğun.


BİR ŞARKISIN SEN
Önde gelen kanallarımızdan birinde de Little Miss Sunshine benzeri bir şov programı  var. Çocuklar, zavallı büyüklere öykünerek, ergenlik zamanlarında pek yadırgayacakları küçük ama özentili sesleriyle rezil şarkılar seslendiriyorlar. Şarkılar,  çoğunlukla  arabesk krallarına ait tabi! Kadın döven, sevgiliye kezzap atan, pavyon basan, kumarbaz , “büyük” ustaların eserleri  seçiliyor genellikle…Ya da sanatından fazla selüliti, estetik ameliyatı, zengin sevgilisi filan konuşulan “örnek” kadınlarımızın aranjmanları seslendiriliyor.

 Uzmanların bal gibi  çocuk istismarı olarak değerlendirdikleri bu program konusunda hiçbir hassasiyeti yok RTÜK’ün. Çünkü Behzat Ç’nin sigarasını ve cinsel yaşamını daha çok merak ediyor.

Oysa genç yaşlarında Pınar Altuğ’un Pamuk Prenses kostümleri, yüzüklerle donatılmış koca parmaklarıyla tanışan evlatlarımız kendilerini hayat boyu kurtulamayacakları bir karabasanın içinde buluyorlar. Bu tiksinç gecenin sahipleri çocuklara makyaj yapmadıklarını söyleyerek, istismar iddialarını red etseler de, çocukların bayramlık kıyafetleri ve  büyük büyük tavırlarıyla şarkılar döktürmesi bile yeter!

Altuğ’nun  sözde çocuk tavırlarıyla yarışmacıları taklit etmesi hiç komik olmadığı gibi, programı savunurken, çocukların yarıştırılmadığını iddia etmesi de pek  gülünç! Günün 23 saatini programa çıkabilmek için elemelerde geçiren çocukların geleceğini gerçekten merak ediyorum.

Hele hele  program konukları arasında bir anaokul yöneticisi olan Neşe Erberk’in de  olduğunu görünce, pes diyor insan!





ÇOCUKLAR…BİZİM ÇOCUKLARIMIZ

Bu çocuklar bize ne yaptı ki, onlara böyle programları layık görüyoruz?

Bu çocuklar bize ne yaptı ki, oyun oynamaları gereken bir dönemde onları büyüklerin hiç matah olmayan dünyalarına  özendiriyoruz?

Bu çocuklar bize ne yaptı ki, mahallede top oynamaları, lastik atlamaları gereken bir çağda, , onlara yeni kanunlar çıkartarak, daha  5 yaşında okullarda tutsak ediyoruz? 

Nedir bu acelemiz? Allah Sevgisi’ni bir an önce yeryüzüne taşımak mı, yoksa Allah korkusuyla çocukları daracık korku tünellerini kapatmak mı derdimiz? Müfredatlara müdahale etmemizin arkasında yatan asıl  neden ne?

Bugün bayram, sakın ola ki erken kalkmayın çocuklar.

Erken kalkan büyükleriniz zaten cezaevlerinde çürüyor!Bu millet erken kalkanları değil, uyuyanları, uyuituranları  ve onları taklit edenleri  seviyor!

Bu bayram,sakın ola, erken kalkmayın… Sakın ola ki, bayramın şeker tadında geçeceğini düşünerek, ileride pişman olacağınız hayatları yaşamayın!