23 Nisan 1920’de dünyanın ilk çocuk bayramını kutlayan ülke olarak,
son 90 yılımızı, 24 Nisan ile 22 Nisan arasında bayram dışı kalan dönemleri
çocuklarımıza nasıl zehredeceğimizi planlayarak k geçirdik.
Gerek tutuklu çocuk sayımız, gerek onlara cezaevinde tecavüz
etmemiz, eğitim haklarını ellerinden alarak, her fırsatta kökenlerini
hatırlatmaya endeksli bir ayrımcı politika gütmemiz; öğrencilerimizi tutsak alarak, onların ışığını
söndürene kadar mücadele etmemizle ne kadar onur duysak azdır.
“Bugün bayram erken kalkın çocuklar!” şarkısını her bayram
dilimize pelesenk eden biz karanlık insanlar, çocuklarımızın büyüdükleri gün,
“erken kalktık da ne oldu?” diye sormalarından hiç mi tırsmaytız?
Erken kalk ki, seni “Bir Şarkısın Sen” programında maymun
edeyim mi diyeceğiz yarının çocuklarına?
LİTTLE MİSS SUNSHİNE
Jonathan Dayton ile Valerie Falis’in yönettikleri 2006 yapımı “Little Miss
Sunshine” filmi (Küçük Gün Işığım), işsiz bir baba, uyuşturucu kullanımı ve
küfürlü dili nedeniyle huzurevinden bile atılmış bir dede, boşanma planları
yapan bir anne, eşcinsel aşkı yüzünden intihara teşebbüs eden bir akademisyen amca,
kimseyle konuşmayacak kadaar ağır
bir depresyon geçiren bir ağabey ve tabi ki bozuk (!) bir arabayla şehirdışında bir yarışmaya
yetişmeye çalışan minik Olive’in dünyasını anlatır. Çocukların, orta sınıf değerlerini
yaşatmak için, düzenin kuklalarını taklit ettikleri bu içler acısı yarışmayı
dedesinden öğrendiği striptiz numaralarıyla alt üst eden Olive, sorunlar yumağı
içinde boğulan ailesinin, orta sınıf değerleriyle kararmış bir aileden çok daha huzurlu olduğunu
keşfederek ayrılır yarışmadan….Düzeni devam ettirmek için büyüklerini taklit
edenlerden çok daha gerçek ve yaşanası bir dünyası vardır bu çocuğun.
BİR ŞARKISIN SEN
Önde gelen kanallarımızdan birinde de Little Miss Sunshine
benzeri bir şov programı var. Çocuklar,
zavallı büyüklere öykünerek, ergenlik zamanlarında pek yadırgayacakları küçük
ama özentili sesleriyle rezil şarkılar seslendiriyorlar. Şarkılar, çoğunlukla arabesk krallarına ait tabi! Kadın döven,
sevgiliye kezzap atan, pavyon basan, kumarbaz , “büyük” ustaların eserleri seçiliyor genellikle…Ya da sanatından fazla
selüliti, estetik ameliyatı, zengin sevgilisi filan konuşulan “örnek”
kadınlarımızın aranjmanları seslendiriliyor.
Uzmanların bal
gibi çocuk istismarı olarak
değerlendirdikleri bu program konusunda hiçbir hassasiyeti yok RTÜK’ün. Çünkü
Behzat Ç’nin sigarasını ve cinsel yaşamını daha çok merak ediyor.
Oysa genç yaşlarında Pınar Altuğ’un Pamuk Prenses
kostümleri, yüzüklerle donatılmış koca parmaklarıyla tanışan evlatlarımız
kendilerini hayat boyu kurtulamayacakları bir karabasanın içinde buluyorlar. Bu
tiksinç gecenin sahipleri çocuklara makyaj yapmadıklarını söyleyerek, istismar
iddialarını red etseler de, çocukların bayramlık kıyafetleri ve büyük büyük tavırlarıyla şarkılar döktürmesi
bile yeter!
Altuğ’nun sözde çocuk
tavırlarıyla yarışmacıları taklit etmesi hiç komik olmadığı gibi, programı
savunurken, çocukların yarıştırılmadığını iddia etmesi de pek gülünç! Günün 23 saatini programa çıkabilmek
için elemelerde geçiren çocukların geleceğini gerçekten merak ediyorum.
Hele hele program konukları
arasında bir anaokul yöneticisi olan Neşe Erberk’in de olduğunu görünce, pes diyor insan!
ÇOCUKLAR…BİZİM ÇOCUKLARIMIZ
Bu çocuklar bize ne yaptı ki, onlara böyle programları layık
görüyoruz?
Bu çocuklar bize ne yaptı ki, oyun oynamaları gereken bir
dönemde onları büyüklerin hiç matah olmayan dünyalarına özendiriyoruz?
Bu çocuklar bize ne yaptı ki, mahallede top oynamaları,
lastik atlamaları gereken bir çağda, , onlara yeni kanunlar çıkartarak, daha 5 yaşında okullarda tutsak ediyoruz?
Nedir bu acelemiz? Allah Sevgisi’ni bir an önce yeryüzüne
taşımak mı, yoksa Allah korkusuyla çocukları daracık korku tünellerini kapatmak
mı derdimiz? Müfredatlara müdahale etmemizin arkasında yatan asıl neden ne?
Bugün bayram, sakın ola ki erken kalkmayın çocuklar.
Erken kalkan büyükleriniz zaten cezaevlerinde çürüyor!Bu
millet erken kalkanları değil, uyuyanları, uyuituranları ve onları taklit edenleri seviyor!
Bu bayram,sakın ola, erken kalkmayın… Sakın ola ki, bayramın
şeker tadında geçeceğini düşünerek, ileride pişman olacağınız hayatları yaşamayın!