12 Ağustos 2007 Pazar

BAYKAL, TUĞBA ÖZAY'I ZİYARET EDECEK Mİ?

Tuğba'yı az tanırım. Ama hırslı, azimlidir. "Mankenler oyuncu olabilir mi" tartışmasını Savaş Ay'a bırakırsak, oyunculuğa düşkün bir mankendir Tuğba.
" Mankenler oyuncu olabilir mi yerine mankenler politikacı olabilir mi" sorusunu soracak olursak ise, politikada toplumun her kesiminden temsilci olması gerektiğinden yola çıkarak, Tuğba'nın da politikaya girmesini saygıyla karşılamak gerekiyor.
Evinde oturabilirdi, jeepiyle gezebilirdi, balığa çıkabilirdi. (Balık yemeğe gitmek anlamında)
Zoru seçti! CHP'nin vitrini olacaktı belki ama kendisini cezaevinde buldu. Bu güzel kadının yüzündeki yorgun çizgiler ise adeta partisinin seçim hüsranının bir dışavurumu!
Medyamızda "meleğin düşüşü" türü bir kampanyayla anlatılıyor onun cezaevi günleri!
Paris Hilton'a benzetiliyor ama Tuğba'nın hali ve ruh durumu ne Paris'te, ne Hilton'da besbelli!
Güzel bir kadının çöküşü, medya için zengin bir malzeme.
" Koğuş arkadaşları kim?" " Ne yedi, ne içti?" "Neler yiyemedi", "Kıyafetlerini niçin değiştiremedi", "Nerede yıkandı?" gibi soruların cevabını buluyoruz gazetede.
Tuğba, sevgilisinden ayrılmak için mahallenin ağır ağabeyilerinden, "bacıları" olarak yardım isteyen sıradan bir kız olsa, kadın/erkek kavgaları ve "bacımızı rahat bırakın" muhabbetleri Akmerkez'de değil, Armutlu'nun arka sokaklarında yaşansa,
konu belki babacan bir komiserin uzlaştırma çabalarıyla mahalle karakolunda biterdi.
Bıyıklı bir türkücü olsa, belki ifade verip, serbest bırakılırdı.
Oysa, o kadın olmanın, güzel olmanın ve şöhretli olmanın bedelini de ödüyor aynı zamanda!
Umarım aklanır ve çabuk çıkar dışarıya.
Ama Allah korusun bu iş uzarsa , Deniz Baykal'ın yapması gereken şey, DTP'lilerin aynen Sebahat Tuncel uygulamaları gibi, ilk seçimde Tuğba'yı ön sıralardan aday göstererek, kurtarmaktır.
Bu aynı zamanda parti vitrinin temizlenmesi anlamına da gelir. Zaten benim tanıdığım
Baykal, eğer birini desteklerse, o kişi kendisiyle ters düşmedikçe, yardımını esirgemez. O kişiyi partide en yüksek yerlere taşır.
Şimdi ilk aklıma gelen soru: Acaba Deniz Baykal, Paşakapısı'nı ziyaret edecek mi?
Onu seçimde yalnız bırakmayan Tuğba'yı, bu zor günlerinde yalnız bırakmayacaktır herhalde.
Tuğba Özay ve Şebnem Schaffer kişilikleri ve güzellikleriyle, politikanın gözünün gönlünün açılmasını simgeliyorlar.
Seçim gecesi Mehmet Ali Birand bile Şebnem Schaffer'a uzun uzun zaman ayırıyor.
O da haklı! Cem Uzan ortada yok, Baykal evinde hapis, kiminle konuşsun?
Bu güzel kızları sadece vitrin malzemesi olarak görmek,onlardan iyi zamanlarında yararlanmak, ratinglerinden medet ummak ama zor zamanlarda kendilerine sahip çıkmamak, ne ağabeyiliğe sığar, ne liderliğe!