15 Mart 2010 Pazartesi

ELİF ŞAFAK VE KARDELENLER

ELİF ŞAFAK VE KARDELENLER

Nedim Saban

nedimsaban@superonline.com


Bu memlekette her gün her şeyin olabileceğine artık fena halde inanmaya başladım.
Açılım derler iki gün sonra Kürt ozanı içeri atarlar , demokratikleşme derler tiyatro oyununda fıkra anlatan Laz Marks’ı mahkemeye verirler, 2010 Kültür Başkenti’nin açılışını Tarkan’la yaparken, çocuğun telefonunu altı aydır dinlerlermiş meğer, açılış konserinden hemen sonra Tarkan’ı emniyete çekerler.
Şimdi herkes durup dururken “eşcinsellik hastalıktır” beyanatını hortlayan bakana kızıyor. Ben, hiç takılmadım. Bu baayanı altı ay sonra, bir gey modacının defilesinde mosmor kıyafetler içinde görürsem hiç şaşmam . Semra Özal ile kol kola, “dönülmez akşamın uuuuufkundayız, vaaakit çoook geeeç” söylerken, detone sesler, ve tabi ki, Bodrum’da yeni keşfedilmiş, bir kadife sesli çıtır sanatçının “haydi kızlar, fennna yaparımmm haaaa” uyarısını fennna halde ciddiye almış halde tabi!
Mesela kim derdi ki, devletimizin hücre evi (!) olarak lanse ettiği Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin “kardelen” projesi Birleşmiş Milletler tarafından dünyaya örnek seçilince yine devlet erkanı tarafından düzenlenen törenlerle New York’ta taçlandırılacak !
Devlet tarafından persona non grata (istenmeyen kişi) ilan edilmeye çalışılan ama Türk halkının vicdanlarından silinmeyen Türkan Saylan’ımızın attığı binlerce tohumdan biri filizlenince, 7 yıl boyunca aldığı bursla Diyarbakır’ın bir köyünde nehirleri aşarak okuluna ulaşan ve sonunda ODTÜ Uluslar arası İlişkiler Bölümü’nde öğrencilik yaşamına devam eden Kardelen Güleser Çelik’in New York’da Birleşmiş Milletler’de konuşma yapması da gerçek olmuş! Durun bu daha sadece bir ilk! Kardelenler bize her alanda nice mutluluk, gurur ve heyecanlı anlar yaşatacak.
Yeter ki projeye maddi ve manevi anlamda sahip çıkılsın. Projenin sponsoru, iletişim devi Turkcell’in bir iletişim hatası yapıp Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Aysel Çelikel’i ve dernek üyelerini törene çağırmayı unuttuklarını tesadüfen katıldığım bir ÇYDD etkinliğinde öğrendim.
Prof. Çelikel durumu olgunlukla ve kanımca biraz fazla sakin karşılamış. New York’taki törende, Elif Şafak’ın konuşma yapmasını ise yadırgamış. “Kardelenler projesinde Ayşe Kulin konuşturulmalıydı!” diyor.
Türkan Saylan hakkında büyük emekleri olan Kulin’in kitabının biraz aceleye getirilmiş olduğunu düşünmekle beraber, Elif Şafak’ın törendeki konumunu ben de kavrayamadım.
Şafak’ın edebiyatçı kimliğini yadsıyanlardan değilim. Orhan Pamuk, Nobel Ödülü’nü aldıktan sonra bazı kişilerin bu başarıyı tamamen politik arenaya çekmek istemelerinin, yazarı küçültmek yerine, kendilerini küçülttüğünü düşünüyorum. Sen de Orhan pamuk gibi memleket karşıtı demeç ver, Nobel al o zaman , o kadar kolay mı yani?
Bu memleket Orhan Pamuk gibi kaç edebiyatçı yetiştirdi?
Elif Şafağın’da edebi başarısını küçümseyemeyiz bu anlamda! Ruhani yolculukla puan toplamak kadar basitse mesele eğer, sen de çık o yolculuğa, sen de oralardan parsayı götür sıkıysa, nasılsa bu aralar sözkonusu düşünce revaçta! İki alana bir de bonus veriyorlar ama Elif Şafak gibi yazabilmek kolay mı?
Ha Elif Şafak olduktan sonra, sana bazı kapıların açılması, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı’nın çağrılmadığı bir Kardelen törenine bile çağrılmak belki kolay olabilir!
Ben Elif Şafak olsam, şu anda statükoyla ters düşen diğer yazar arkadaşlarımın nerede olduğunu sorgular , en azından Ayşe Kulin’e ve ÇYDD Başkanı’na bir selam ederdim.
Prof. Çelikel, çağdaş yaşam’toplantılarında, “bizi çocukların beynini yıkamakla itham ediyorlar, oysa bursiyerlerimiz devletin kendi okullarında eğitim alıyor” diyor.
Ben Elif Şafak olsam, o gün bakanın kulağına “aman Aliye Hanımcığım okullarda kızlarımıza hep sevgi eğitimi verelim ” ki, yeni kardelenlerimiz yeni dünyalarda çiçek açsınlar derdim! Birleşmiş Milletler’in ayrımcı, kötücül insanları, hasta beyinleri davet etmeyeceği aşikar çünkü.
Elif Şafak’ın, 19 Şubat tarihli “bu dünyada eşcinsel olmak” konulu sevgi dolu bir makalesi var. Bakan da homofobik açıklamasını, Türkiye’ye döndükten sonra yaptı, yani Elif, meseleyi bilmiyordu, demeyin. Bakan, Hürriyet’e, nefretini bir ay önceden kusmuş. Ayrıca bu Kavaf’ın ne ilk, ne son vukuatı.
Kavaf’ı pekçok kurum ve aydın protesto ediyor! Ama devletlü, kardelen törenine nasıl Kulin ile Çelikel’i çağırma konusunda ayrımcı davranırsa, Kavaf’ı protesto edenleri de düşmanı beller.
Bu durumda, şu sıralar devletle ilişkileri iyi olanların dostane çağrılarının daha çok işe yarayacağını düşünüyorum. Aynen başbakanın “köşe yazarını kov” sözüne Gülay Göktürk’ün öncülük etmesi ve ağırlıklı olarak yandaş medya yazarlarından imza toplaması gibi!
Bu dünyada önünde sonunda iyilik kazanacaksa, devlet törenlerde kimin bulunduğu önemli değil, ama tarihe kimin nasıl bir belge bırakacağı önemli çünkü.

Bu yazı 14 Mart 2010 tarihli Birgün Gazetesinde yayınlanmıştır.