SİDİKLİ KASABASI MÜZİKALİ
İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda birkaç yıldır oynanmakta olan “Sidikli
Kasabası Müzikali”ni uzun zamandır izlemek istiyordum. Oyunu gördüğüm 17
Şubat’ı yaşamımın şanslı tarihleri arasına not ediyorum. Etki altında kalmamak
için, izlemediğim oyun ve film eleştirilerini
hep ertelemeye çalışırım. “Sidikli Kasabası Müzikali”ni izlerken de ,
jüriler kesin “Umut Veren Çalışma”, ya
da “ En İyi Ekip Ödülü” filan gibi bir ödül uydurmuşlardır diye kendi kendime
geyikler yapıyor ve tiyatromuzdaki tutucu yapılanmayı düşünüyordum. Ancak bu kez onu bile yapmamışlar. Bu şahane çalışma, hak ettiği
ödülleri sadece seyirciden almış.
Oyunu izledikten sonra ciddiye aldığım eleştirmenlerin olumsuz
görüşlerini okuyup, şaşırdım doğrusu.
Eleştirmen olmadığım için bu konuda fazla sözüm olamaz, ancak “Sidikli” beni bir tiyatrocu olarak çok heyecanlandırdı . Sadece mükemmeli dans eden, şarkı söyleyen
o kadar çok genci bir arada izleyebilmek, adını daha önce duymamış olsak da
sahnede müthiş parlayan genç starları alkışlamakla kalmadım , cesur bir
içeriği, sahnelerimizde çok az rastlanan bir kara mizahla aktarabilen bu
devrimcileri ayakta alkışladım. Oyundaki eşcinsel polis ve engelli
karakterlerin kabaca karikatürize edilmiş olmasını dünya görüşümle
bağdaştıramadıysam da, oyunun dünyası ve iletmek istediği mesajla bağdaştırdım.
V FOR VENDETTA
Broadway tiyatrosundaki değişimi “Angels In America” ile
Tony Kushner başlattı, “Rent” ve “Avenue
Q”müzikalleri de korkusuz biçimde öncülüğünü yaptı. “Sidikli”yi bu noktada
müzikal tiyatronun “V For Vendetta” sı olarak değerlendirmek
gerekiyor. Bu olağandışı özgün ve olağanüstü yetenekli ekibe yeni bir proje olarak “V For Vendetta” yı da önerdiğimi
ayrıca belirtmek isterim.
TİYATROMUZDA DEVRİM
Oyunun sadece sahnelenmesi değil, sahneye taşınma süreci de
çok heyecan verici. Şehir Tiyatrosu’nun en köklü geleneklerinden biri olan
“Gençlik Günleri” nde, amatör bir ruhla oynanıyor ve şu güzelliğe bakın ki, Devlet Tiyatrosu Müdürü Şakir Gürzumar,
CD’yi seyrettikten sonra oyunu
repertuara alacak kadar cesaretli davranıyor.
İşte bu bile tiyatromuz için başlıbaşına bir devrimdir!
Bugüne kadar kurumdaki hassas dengeleri gözeterek , kurum
içindeki sanatçıların getirdiği projelere” he diyen” kişiye, çoğunlukla genel sanat yönetmeni denirdi. Dramaturgların kuru kuru okuyarak
raporladıkları oyunların böyle sıradan
biçimde hayata geçirilme süresinde yol kazaları olması, ekip ruhunun
sağlanamaması, oyunda rol asılan
oyuncuların başka işlerinden ödün vermek istemeyerek projeyi sabote etmeleri
sıkça rastlanan bir olguydu.
Oysa diğer sektörlerde olduğu gibi, tiyatromuzun da yenilik
arayan “head hunter” lara, yetenek
avcılarına gereksinimi var. Tiyatro
sanatı masada kotarılmadığı için, sokağa
çıkmaktan üşenmeyen ve yeraltındaki projelerde, yetenekli insanları keşfederek,
onları “yerüstü” nde, tiyatronun mutfağına davet eden sanat yönetmenleri lazım
bize. Şakir Gürzumar başarmış bunu…. Umarım Türk Tiyatrosu’ndaki bu yenilik, bir geleneğe dönüşür.
ÖZEL BİR ÖNERİ
Sidikli Kasabası Müzikali, 150 oyundur kapalı gişe oynanıyor… Bilet bulmak için kapıda yalvaran insanlar var. Genç seyirci için şimdiden kült olmuş durumda…ödenekli tiyatrolar böyle büyük çaplı projeler yaptıkları zaman, ister istemez bütçelerini daha küçük prodüksiyonlarla dengeliyor, bazen oyun seçimlerinde özel tiyatrolarla bile haksız rekabete giriyorlar.
Başbakanın köksüz
ve öfkeli
çıkışı olarak kalan özelleştirme modeli için somut bir önerim var. “Sidikli Kasabası Müzikali”ni
Cevahir’den daha büyük bir salona daha yüksek
bilet fiyatlarıyla transfer edersin. Hem tiyatrona ek gelir sağlarsın,
hem Cevahir’de yeni oyunların önünü açarsın, hem de bir yeniliğe daha imza
atmış olursun.
Bilmemne kanununun bilmemne maddesine sığınarak mazeret
uydurma, yıllar önce Evita ile bunu deneyen Gencay Gürün’e atılan iftiralardan da
korkma! Ödenekli kurumu riske atmayacak olan
şeffaf bir ortak yapım anlaşması yapmak mümkün.
West End’de National Theatre’ın çözüm ortağı olduğu kaç
proje var, Broadway’de çıkış noktasını bölgesel ödenekli tiyatrolardan alan yüzlerce oyun var …
Genç Günler’de denenir, Cevahir’de iki yıl oynanır ve varsa
donanımlı sahnelerimizden birinde en az 10 yıl daha devam eder, yüzbinlerce kişiye
ulaşır…. Bir hayal olarak başlar, tarihe geçen bir başarı olarak biter.
Zaten böyle büyülü ve
özel bir şey değil midir tiyatro?