29 Kasım 2011 Salı

TİYATRO UCUZLATMA FIRSATLARI

Bugün size Türkiye’nin ilk klonlanan koyunu Oyalı’nın dört yaşına basmasıyla, Türk Tiyatrosu’nun bağlantısını yazmaya hazırlanıyordum ki, Taksim’e çıkma gafleti gösterdim. Taksim meydanının Ayaspaşa mevkiine uzun süredir uğramıyor, ya da uğradığımda metruk biçimde duran Atatürk Kültür Merkezi’ni görmezden geliyordum.
Bu kez de çürütülen Atatürk Kültür Merkezi ile çürük değerlerimiz arasında paralellik kuran bir yazı yazmaya karar verdim .
Fakat, gözüme Atatürk Kültür Merkezi’nin yancağızına dikilen bir kulübe ilişti: Taksim’de hiç salonu kalmayan ve mecburen yıllarca sadece özel tiyatrolara tahsis edilmiş Küçük Sahne’yi kullanan Devlet Tiyatrosu gişesinin yanına yepyeni, şipşirin bir kulübecik dikilmişti. Bu kulübe Tom Amca’nın kulübesi değildi çünkü Tom Amca, çocukluğumuz bitince ölmüştü. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ne ait bir gişeydi.
Aslında bunu çözene kadar biraz zaman geçti: Uzun yıllar önce, sahnede çok yetenekli olan ama araba kullanma konusunda çok kısıtlı bir yeteneğe sahip olan bir hanımın yanlışlıkla AKM’nin otoparkının yanına kulübe diken ve devlet baba dahil olmak üzere hiç kimsenin yıkamadığı bir” babaya” ait kulübeyi, frene basamadığı için yanlışlıkla yıkabildiği öyküsünü anımsadım.
AKM’nin yanında dikilen bu iki gişe bile, “biz oynayamadığımız binanın önünde bilet satıyoruz,i halen yaşıyoruz ” mesajını verdikleri için başlı başına birer ibret öyküsü. Ancak dünyanın bütün medeni şehirlerinde olduğu gibi, meydanlarda tiyatro gişeleri olur, bu gişeler tiyatroların o gece için kalan yerlerini indirimli olarak satarlar.
Bu yerlerin rin önünde çoğunlukla Japon turistler, 150 dolarlık müzikalleri indirimli izlemek için uzun kuyruklar oluştururlar. Bizim İstanbul’da böyle bir gişe bulunmamasının nedenini ben Türk Tiyatrosu’nda Japonları sevmemize bağlarım.
Oyunda birbirimize “Japonlar gelmiş” demek, reaksiyonsuz seyirci geldi demektir.
Yıllardır özel tiyatrolara yapılan ianelerin yerine köklü çözümlerden söz ederiz ya: benim önerdiğim köklü çözümlerden bir tanesi, özel tiyatroların da kentin meydanlarında biletlerini satabilecekleri gişeler kurulmasıdır.
Biletix, My Bilet filan var diyecekseniz ama bu çözüm ortakları, dünyadaki her türlü benzeri şirketler gibi, biletin üzerine haklı olarak kendi komisyonlarını ekledikleri için, tiyatro biletlerinin ucuzlamasına değil, tam tersine daha pahalı hale gelmesine neden olurlar.
Ben, aynen Londra, New York, Paris’te olduğu gibi, oyun günü boş yerlerini indirimli olarak satan ve tüm tiyatrolara hizmet eden bir gişeden söz ediyorum.
O gün yeriniz yoksa, gişeye tiyatro olarak bilet tedarik etmezsiniz ama sıraya girmiş olan bir kişiyi başka bir oyun izlemeye teşvik edersiniz.
Bizde ise, devlet, yılda bir kez teşvik verir, sonra çekilir. Hatta Maliye Bakanlığı, Devlet Tiyatrosu salonlarına turneye giden özel tiyatrolara zamanında sembolik kiralara verirken, üç katına çıkartır. Bir de size orada yüzünü bile görmediğiniz 10 elemanın yevmiyesini ödetir.
İrili ufaklı tüm özel tiyatrolara hizmet eden gişe düşüncemi Devlet Tiyatrosu’nun vizyonu geniş genel müdürü Lemi Bilgin’e iki yıl önce anlattım, hatta bu konuda söz bile aldım. Devlet Tiyatrosu Müdürü niye özel tiyatrolara ödenek masasında oturur, onun yerine bize böyle köklü yardımlarda bulunsun dedim. Tiyatro adamı olduğu için mantıklı karşıladı.
Tabi kimin meydanını kime bağışlıyorsunuz: Lemi Bilgin’in bir tiyatro sevdalısı olarak çok sıcak baktığı konuyu, çevresindeki büro/sanatçılar, bürokrasiye takmış olabilirler.
Devlet bu anlamda kenara çekildi: Onun yerine özel fırsat siteleri çıktı.
Çamaşır makinesi, Avşa’ya haftasonu tatili, eşofmanla birlikte tiyatro biletlerini yarı fiyata satıyorlar. Komisyonları da %50’lere kadar vardığı için, siz, tiyatro olarak dörtte bir fiyatına oyun oynuyor, paranızı da neredeyse 30 günlük vadeyle alıyorsunuz.
30 günlük en düşük faizin de %2’lerde olduğunu düşünürseniz, 40 liralık oyununuzu 9.5 liraya oynamış oluyorsunuz. Siteler kötü niyetli değiller tabi, ama tiyatro bileti iç çamaşırıyla beraber satılınca ortaya çıkan şeye en basitinden “içten” demek mümkün değil!
Üstelik tiyatronuzun seyircileri, oyununuzun nasılsa bu sitelere düşeceğini bildiği için, “ucuzlamasını” bekliyor.
Siz istediğiniz kadar çırpının, hatta gazetelere bizim tiyatromun biletlerini fırsat sitesinde bulamayacaksınız diye ilan vererek, üzerine bir de ilan masrafı yapın ! Daha oyununu iki gün önce çıkartan tiyatro fırsat sitesinde işi ucuzlatmış…
Tamam tiyatroya gitmek, ödenekli tiyatro ile özel tiyatro arasındaki dünyanın hiçbir yerinde olmayan farkı önlemek için “fırsatlar” yaratılmalı ama tiyatro bu kadar ucuzlatılmış bir şey olmamalı.
Tabi hiçbir konuda yan yana gelmeyen tiyatrocular, bu konuda da tartışmıyor, tiyatro için fırsatın fırsat sitesinde olmadığını kavramak istemiyor!
Taksim Meydanından sorumlu bakan yapmazsa, Şişli, Kadıköy, Bakırköy gibi meydanlarda
oluşsun bu gişeler…Belki oraların belediye başkanları bu öneriyi dikkate alabilirler.
Hiçbirşey olmazsa, şairin dediğini azıcık değiştirir:
“Bakakalırım Taksim’deki gişenin arkasından” diyerek , fikrimi “devletleştirerek”, bir kamu hizmetine dönüştüren Opera ve Bale’ye nice bilet satmasını candan temenni ederim.