Geçtiğimiz günlerde Hürriyet Gazetesi’nin Keyif ekinde Deniz
İnceoğlu , “Alper Kul” ile bir söyleşi yaptı. Tesadüfen aynı gün
gazetenin ekinde İpek Özbey de pek çok mizahçıyla düzenlenen bir
ankete imza attı..
APOLİTİK MİZAH
Yandaş mizah yapılır mı? Yandaşsa mizah olur mu, mizahsa
yandaş olma lüksü var mıdır?
Mizah, yan tuttuğu anda zekasını kaybeder. Bırakın yandaş
olmayı, apolitik olma lüksü bile yoktur mizahçının!
Ne yazık ki son zamanlarda milyoner komedyen akımı var. Suya
sabuna dokunmadan temiz temiz güldüren tayfa …
Cem Yılmaz, inanılmaz bir yetenek, ancak
politikadan mümkün olduğu kadar uzak duruyor. Bu topraklardan yetişen en
keskin kalemlerden Yılmaz Erdoğan da, sosyal konulara girip,
politik konulardan uzak durma yolunu seçiyor son zamanlarda. Sanki sosyal
konulara değinmek, siyasal bir dokudan bağımsız tutulabilirmiş gibi… Ata
Demirer, daha çok Trakyalı aptala sardı, Şahan’ın çizgisi zaten belli…Oysa
aptalı, şapşalı oynamak da sınıf bilincinden arındırılamaz. Kemal
Sunal bunu son derece iyi başarmıştır.
Sinemamız daha çok ergen seyirciyi geyik esprilerle güldürme
peşinde, stand up’larımızda (stand:duruş) var ama karşı duruş yok! Tiyatromuzun
geleneğindeki politik hicivler yok denecek kadar az… Ferhan Şensoy bu konuda
yıllardır şövalyelik yapıyor. Bildiğim kadarıyla Kandemir Konduk böyle
bir yapılanma hazırlığında, Metin Serezli ustamız da Çevre
Tiyatrosu’ndaki halkçı çizgisini bu kez Yılmaz Özdil’in yazılarından
derlenen bir oyunla yakalamış.
EZİLEN MİZAH
Uykusuz Dergisi yazarı Barış Uygur, Hürriyet
Gazetesi’ndeki analizinde mizahın sadece bu dönemde değil, her dönemde baskı
altında olduğunu, Turgut Özal’ın ağır tazminatları karşısında Leman
Dergisi’nin uzun süre T.Ö lakabını kullandığını söylemiş. Gırgır Ekibi’nden
Rıdvan Bağış, mizahçıların herhangi bir otoriteye yandaş olamayacak kadar zeki
insanlar olduğunu vurguluyor. Bayan Yanı Dergisi çizeri İpek Özsüslü de
güçlüden yana mizah yapılamayacağını, mizahın gücü devirmek için var olduğunu
vurgulamış.
OTOSANSÜR
Penguen Dergisi çizeri Cem Dinlenmiş, bence bir mizahçının
yakalayabileceği en tehlikeli hastalığa, otosansüre değinmiş.
“Yaratılan koyu bir iklim var. Artık otosansür uygularken insanlar farkına
varmıyor bile” demiş. Bilinçaltındaki baskılar, yasaklanmayan ama
zaten yasak olanlar konusunda bir uyarı sistemi oluşturuyor.
Bu ankette beni en çok şaşırtan açıklamalardan biri
Barış Uygur’a ait. Başbakanın mizah dergileri konusunda son derece tahammül
sahibi olduğunu söylerken, yandaş mizah diye bir şeyin var olabileceğini
söylemiş. Öncelikle karikatürcülerle mahkemelik olan bir başbakanı tanımlarken,
tahammül sözcüğü kullanılıyorsa bile, ciddi bir sorun var demektir.
Mizaha tahammül etmek ne demek?
EZEN MİZAH
Metin Üstündağ, “yandaş mizah olmaz. Ezen ve ezilen vardır.
Ne güzel ezilyioruz diye mizah yapılmaz” diyerek son noktayı koymuş aslında.
Ezerek, ezmek için, ezenin yanında, ezeni alkışlayarak mizah mı olur? Mizah,
bir güç gösterisi olarak kullanıldığı zaman, gülmece orite yer
değiştirir ve şaka kaka olur! Ezenlerin mizahı diye bir şey düşünmek mümkün mü?
İnsanlar sömürü sisteminin çirkinliklerini mi ortaya serecek
ezen mizahta?
Ancak milyoner komedyenler döneminde, tuhaf olan bir gerçek
var: Mizahçı sadece ezenin yanına olmakla kalmıyor, aynı zamanda sosyal
sınıfında da ezici konuma geçmekte sakınca görmüyor. Evleri, arabaları,
tekneleri olan, suşi yerken beyanat veren, bir yandan çeşit çeşit
mankenlerle sevişirken, öte yandan onları magazin kameralarıyla aldatan
çirkin bir profili var yeni mizahçıların.
Barış Uygur mizahçıların orta sınıf çocuğu olduğunu
söylemiş, Pek çok mizahçı da bunu onaylamış. Ancak sanırım
Türkiye’de pek çok sektörde olduğu gibi, mizahta da bir sınıf atlama derdi var…
Böyle hızlı biçimde tırmanılan merdivenlerde, mizahın ezenin tarafına geçmesi o
kadar kolay ki!
EZİLEN KOMİK
Yıllardır söyleşi okurum. Zekasıyla beni en çok çarpan
soruyu Deniz İnceoğlu sormuş Alper Kul’a.
-
Kel olmasanız da, komik olur muydunuz?
Alper Kul da son derece anlamlı bir yanıt vermiş.
-
Kel olmasam da, komik olmam için mutlaka
bir noksanımın olması gerekirdi.
Hay ağzına sağlık Alper Kul!
Bizim artık gülememizin nedeni, komiklerimizin fazlalıkları…
Fazla araba, fazla kotra, fazla tatil, fazla ciddiyet,
fazla şıklık, fazla yakışıklılık, fazla komiklik filan…
Bende yok diyenleri öyle özlemişiz ki!
Bende yok, olduğu zaman da sizi ezenlerin değil, sizinle
ezilenlerin yanında olacağım diyen komiklerle beraber gülmek istiyoruz
artık.